İdris YÜZEN

İdris YÜZEN

Köşe Yazarı

YOL OLMALI YOL!

19 Ağustos 2018 - 20:45 - Güncelleme: 19 Ağustos 2018 - 20:51

Hayatınız bir doktor tarafından çaresi yeni bulunmuş herhangi bir hastalığın son evresinde, keşke umut varken olsaydı noktasında olabilir.


            Ya da ömrünüzü,  gecenizi gündüzünüze katıp sürekli servet edinmek için harcayıp; bedeninizin herhangi bir organının işlevsiz hale geldiğinde keşke diyeceğiniz noktada olabilirsiniz.
             İkisi de üzüntü içerir. Fakat iki ayrı tarafı var. Birisi hastalık her insanda her yaşta olabilir 
Önemli olan ikincisidir bizlere bahşedilmiş hayatımızı doğru yaşamamızdır.
             Ölçü olmalı,  adab, terbiye,  usül olmalı!


Hırs ya da diğerleri, öteki,  menfaat görülmeyen yere kuraklık,  verimsizlik ekilmemeli.
             Ben köyde doğdum,  köyde yaşıyorum; köyde de yaşayacağım. Benim gidebildiğim her yerde evim,  arabalarım,  caddelerinde yürüyebileceğim şehirlerim var. Ömrünü servet için harcayanların,  bir fabrikası, bir evi birkaç taşınmaz ve devremülkleri olabilir. Olmalı da!
Fakat her insan kendisi dışında ekmeğini yediği havasını soluduğu,  suyunu içtiği çevresine her zaman hizmetkardır. Bir bahçıvan düşünün bahçesinin sürekli aynı kısmını çapa yapıp aynı yeri suluyor; bu bahçıvanlığa sığar mı?


           İnsan bir makama kaderi sayesinde gelir; çünkü diğer insanların hiçbiri o makam sahibinden geri kalır akla ve zekaya sahip değildir. Ancak Aile, doğduğu yer,  çevre vs. gibi  faktörler tercihleri değiştirir. Amaç her insan kaderinin ve ideallerinin birleştirdiği noktada sorumluluk sahibidir.
Bir mesul kişi kendisine her yerden haber getiren,  çevrede neler olup bitiyor, başkaları onun hakkında neler konuşuyor olduğunu sürekli rapor eden birinin bunu görev değil de çıkar için yaptığını analiz edebilmeli. Hele bu türden birkaç kişinin daha olduğunu düçünürsek; kendi saltanatını kurmuş havasına girer. O da geçici; Kutupların bile yer değiştirdiği bir Dünyada heves nedir ki,  gelir geçer.
İşte tam bu noktada duralım. !


               Ordu İl'i 4 yılı aşkın bir zaman önce Büyükşehir oldu, Şahsi fikrim olarak Ordu'nun Büyükşehir olmasının alternatifi Sayın Seyit Torun'un ak partiye bir şekilde kazandırılması çok daha iyi olurdu. Olmadı,  sayın torun bunu kabul etmedi öylece bırakın. Çünkü öyle olsaydı bu gün Ordu'da ak partininin 4 Mv. garantisi her zaman sabitti. Ordu Büyükşehir olacak denildiğinde herkes heyecanlanırken ( tanıyan arkadaşlarım bilir) şahsım adeta bir gerizekalı gibi kocaman İlçede aynı düşüncede olan birini görmemiş ve karşı çıkmıştım, dağ ile tavşan örneğindeki gibi. Şu anda Büyükşehir öncesi yapılan asfalt yollar stabilize toz duman içinde atılan beton yollar bakımsız ilavesiz. Özel idare Köylere bakıyordu. Şimdi ise bu görevi B.B.'si üstlenmiş durumda fakat tersini yapıyor. Önce Altınordu ve sahil ilçelerine ağırlık verildi köyler unutuldu. Bu da şu demek oluyor Ordu İli buna hazır değildi.


                Asıl Büyükşehir olmayı Tokat ili hak ediyor. Şimdi bana siyasiler kızacak fakat her haliyle ispat ederim. Bizim köylerimize Büyükşehirimizin layık görmediği yolu Tokat belediyesi meyve sebze bahçelerine yapmış.
Her yıl Aybastı Perşembe yaylasına festivala gidiyorum nerden mi? Niksar sınırları içinde bulunan asfalt yolu kullanıyorum. Fakat ne ilginçtir ki Niksar toprağının bittiği son metreden 3 km güreş alanına kadar olan Büyükşehir toprağı perişan bir halde stabilize.


                   Yazımın başında bahsettiğim gbi,  Ben köyde doğdum,  köyde yaşıyorum; köyde de yaşayacağım. Benim gidebildiğim her yerde evim,  arabalarım,  caddelerinde yürüyebileceğim şehirlerim var. Var olmasına da YOL yok! Yolu olan her yer bütün şehirlere yakın,  ulaşmak arzu eden herkes heryere ulaşır. Ancak YOL OLMALI YOL.!

Saygılarımla.

İdris YÜZEN.

Bu yazı 2983 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar