İdris YÜZEN

İdris YÜZEN

Köşe Yazarı

Yeni nesli kurtarmak için...

20 Kasım 2015 - 14:37 - Güncelleme: 21 Kasım 2015 - 17:36

 İzmir Çeşme'de idim, yıl 1987 Türkiyemizin başarılı ve yenilikçi bir o kadar da vatandaşların göze görünmeyen ama mutlaka müdahale edilmesi gereken sorunlara farkındalıkla eğilmesini bilen sayın Rahmetli Turgut ÖZAL Başbakandı; O zamanlarda tam anlayacak yaşta olmasam da hiç unutmuyorum Şöyle bir uygulamada bulunmuştu. 


Büyükşehirlerde artan nüfus yoğunluğundan toplumumuzda oluşan ve ileride çok büyük ayrışmalara yol açacak keşmekeşlik, bir toplum sorunu da beraberinde geliyordu. 


Farkına varan sayın Başbakanımız artık köyler, kasaba ve küçük şehirlerden durmaksızın göçlerin Büyük Şehirlere yığılmasını önlemeyi amaçlayarak. Özellikle kırsallarda kalkınmada öncelik adı altında teşvik kredileri, hayvancılık, tarım alanlarında çiftçileri bilinçlendirecek faaliyetleri başlattı. Daha önceden Büyük Şehirlere göç gelip umduğunu bulamayanlara memleketine geri dönüş masraflarını karşıladı.


 İnsanlarbunun gibi birçok çözümlerle memleketlerine bir nebzecik tutnmuştu.
 Aslında sözü eğitime getirmek maksatım. Okullarımızdaki eğitim eminim eskisinden daha iyi; konu da bu değil aslında. Eğer şehirde yaşıyorsanız evinizin yakınlarında çocuğunuzun ideallerine uygun bir okul da varsa; hani geçmişte çocuklarını en iyi kolejlerde yetiştirenler vardı ya, işte o kadar şanslısınız. Fakaat Mahalle olarak isimlendirilmiş 15 kilometre uzaklıkta Liseden daha yüksek okulu olmayan şehre yakın  bir yerde yaşıyorsanız; bir de iki üç çocuğunuz okula gitmek zorundaysa! 


Mevcut okulunuza görevlendirilen öğretmenler düşük puanlı ya da sözleşmeli ki; çocuğunu okutmakta samimi olanlar bir an önce ne olacağını düşünmeden yine bir şehrin yolunu tutmalı. Elbette ki bu az da olsa birikimli aileler için. Hadi gitti gitmesine memuriyet yok, meslek yok, iş var parası az. Sakın idareci okurlarım şöyle düşünmesin devlet fakire bakıyor. Elbette Allah zeval vermesin  Fakat hiçbir baba eşi ve çocuklarına alınteri dökmediği bir lokmayı yedirirken mutlu olamaz. Ayrıca o çocuklar ailelerinin durumlarından etkilenerek ne kadar adapte olabilirler. "Yeni nesli kurtarmak için...  kurulmuş yuvalarda huzursuzluk ortamı yaratacak bir anlayışla, temeline çürük harçlar dökülen şatoların yükselişi yeyüzünün silkinişine kadardır"


          Birde göçe cesaret edemeyen malum 15 kilometrelik rakımın 1500 olduğu Mahalle yapılan yerlerde kalanlara gelelim. Biraz ötede, yani iki üç Mahalle ötede daha önce öğrenci sayısı az diye160 ögrenciyle kapatılan okulun yeni yapılmış başka bir yüz altmış, yetmiş öğrencili okulu kurtarma macerasıyla taşınması etik görülerek küçücük ilk dört sınıfın öğrencilerini de taşıma proğramı çok ilginç...

İlginç evet çocuklarımız altı ayı tamamen kış olan karla mücadele içinde, belirlenmiş noktalara 300-500 metre daha önceden açılmış çığırın üstünü akşamdan yağan kar kapatmış. Ayakları ıslak bekleme noktasında o halde üşüyerek bir on, onbeş dakika daha titredikten sonra birde araba tutuyorsa maceralı bir yarım saatlik servis hali. Acaba nekadar dersle ilişkilendirebiliyor bu çocuklar eve dönüşünü düşünürken ders başında.


Lütfen çiçekleri dalında sevelim. Aksi takdirde; eğitilmiş saydığımız, eğitime muhtaç birçok öğretmen, memur, müdürler, kaymakam hatta valilerimiz olur.
           

Saygı ve muhabbetle.
İdris YÜZEN.

Bu yazı 2178 defa okunmuştur .

Son Yazılar